25 Eylül 2014 Perşembe

sal gitsin

gem vurarak yaşadığınız duygular ;
haykıramadan yaşadığınız orgazmlar
hıçkıramadan gerçekleşen ağlamalar
katılamadan geçip giden kahkahalar
işte bunlar
bunlar hep
sosyal baskı
salın gitsin anam babam
kim ne diyecek
ağlamana
gülmene
orgazmına
sal gitsin
bırak insanlar senin gibi hissedip de yaşayamadıkları için
imrensin
içi gitsin
gitsin ve bir daha geri gelmesin
kızacaklar sana
dışlayacaklar seni
ama boşver
onlar kaybetti senin kadar güzelini
hissettiğin gibi yaşa
kimin ne diyeceği
sadece kimse olanların umrunda
umursamadan sokağın ortasında
ağla
atla
zıpla
laf eden olursa tokatla
kime ne
kimselere ne
ölmeyecek kimse senin yerine
o yüzden sakın gerilme
öyle işte


seni gören deniz sanabilir

seni gören bir deniz sanabilir
dikkat et
yüzmek yasaktır tabelası yok ortalıkta

burası senin krallığın
dikkat et

cumhuriyetçiler her yerde
sıkılırsan uğra
keyfini yerine getirecek bir muhabbet bulunur elbet

denizler ve krallar değildir öldürenler
suçluyum belki ben sularında izinsiz yüzüp
topraklarında gösteriler düzenledim diyeneyse 
ne kıyına uğrarım bir daha
ne de konsolosluğuna

18 Eylül 2014 Perşembe

intihar..

İntihar. ... Neyden kaçıyoruz cidden?
Ne düşünüyoruz o an?
Hayat mı yoksa kendimiz miyiz kactigimiz?
Insan hayattan kopmaz veya vazgeçmez çünkü istemediğimiz halde akıp geçiyor. Kontrolsüz bir güç ama kendimiz....
Kendi emegimizle yarattigimiz benligimiz, değerlerimiz bunlarla celisirken icimizde hissettiklerimiz..
Hayat değil yorucu olan hayatın icine yerlestirdigimiz kimligimiz ve benligimiz
Çelişik olma zorunluluğu
Kimlik icin benlikten taviz verme zorunluluğu 
Ve en sonunda eser kalmamış olan benlik, tukenmislik, kaybedilmislik ve vazgecilmislik..
Benliğini hayat icerisinde kaybetmiş bir insanın kimliği yasamak için yeterli değildir. 
Hayat.... kimliginize sarilmaniza izin vermeyen cellat benliginizi eritip bitirir ve sıradaki talep hücre yiginindan ibaret kalmış bedendir.

15 Eylül 2014 Pazartesi

lütfen biraz ağlar mısınız

Robotik hissiyatların dünyasında değilsiniz bayım 
Kandırmayın basit benliğinizi
Gidenlere üzülmüyormuş gibi yapmanız üzülmediğiniz anlamına gelmiyor benim lugatımda 
Kalbinizden pay verdiğiniz canlı ya da cansızın gitmesi o payı da beraberinde götürüyor
Üzülmemezlik etmeyin o yüzden
kalbiniz var
kanıtlayın bunu bize 
payınızın gidişine ağlayın 
ağlayın ve bundan utanmayın
Ağlamak güzeldir diyor sezen edebiyatı yapmayacağım size rahat olun.
Ağlamak güzel değildir iyidir
ruhu temizler
gözü temizler
elmacık kemiklerini temizler
ama kalbi temizlemez
kalp acılarla katmerlenir temizlenmez sadece üstüne yeni kat geçer
zayıflık değildir ağlamak 
kandırmayın kendinizi
duygularınıza dürüst olun bir seferliğine de olsa
acı hissi değildir ağlatan 
yapılabileceklerin bitmiş olmasıdır asıl sebebi
üzülmemezlik etmeyin
kalbinize yazık
kalbinize dürüst olun bayım kendinize olamıyorsunuz madem kalbinize dürüst davranın.

KÜS

küskünlük....
  Devamına hiç bir halt sokmamanız gereken gereksiz ama ağır anlamlı bir kelime zannımca.Zira kısa süreliğine de olsa biriyle iletişimini kesmek...Ne büyük yorgunluklar var aslında.... Çocukça gelen bu kelimeye ne desek az
çocukça bir eylem evet küsmek ama düşünün; çocukça bir masumiyetle kurduğunuz mekanizmayı tuzla buz edip de önünüze serptiklerini.Sarsılacağını düşünmeyecek kadar inandığınız şeylerin aslında hiç de sizin  gördüğünüz gibi görünmediğini..
   Üzgünüm, kızgınım,yorgunum ve en önemlisi pes nidası boğazımdan çıktı, titreyerek.Olmayacağını adım kadar bildiğim hayallere kapılacak kadar çocuktum bir zamanlar.. Müjdeler olsun içimdeki çocuk öldü!.İçimdeki çocuk bir avuç sevgiye muhtaçlıktan öldü.Seveni çoktu belki de ama sevmeyen tek bir kişi sıfırladı diğer sevgileri ve çocuk önce hayata küstü sonra da küstüğü hayattan çıktı.
Mızıkçılık değil bu oyunun kuralları zordu ve hiç insani değildi. Çocuk kendisine altmış yıllık maden işçileri kadar yorgun hissetmeye başlamıştı daha oyunun en başında.
  Konuyu dağıtmayalım
  Küsmek nedir diyerek buraya lugat tadı vermiyeceğim.Küsmenin duygularına ses vermeyi planlıyorum biraz da.
  Küstüğnüz konu önemsizdi,r zira koniuyla küsmenin alakası yoktur.O an beklediğiniz şeyleri duyamamak kurduğunuz mekanızmanın dişlilerini sektirir
sonrasında sekteye uğrayan dişliler konu uzadıkça sizin canınıza batmaya başlar. bu olayın başlangıç evresidir. kişi farkına varmaz ve konuya devam ederse ruhunuz ya da canınız kanar kanar kanar..
Bunu  kendiniz bile farketmezsiniz bazen..Konunun bitmeyeceğini anlayan iç dünyanız kendisini kapatır.Bu kadar yüke dayanamayan çocuk dayanamaz ve kaçar. Mekanizmanızdan önce dumanlar çıkar ve sonrasında çok basit bir şekilde parçalanır çöker.Yıkılan bir iç mekanizma vardır iç dünyanızın tam ortasında.Karşıdaki kişiye olan sevginizle doğru orantılıdır ortada bekleyen moloz yığınları.Molozları temizlemeye başlamanız gerekir bu yıkımdan sonra çünkü kimse iç dünyasının orta yerinde bir harabeyle yaşamak istemez.Moloz yığını çok büyükse yıkıma sebep olan o vazgeçilmez sandığınız kişi aforoz edilir sevgiden ve sınır dışıdır o andan itibaren sizin iç dünyanızdan.Konunun basitliğinin canı cehenneme! çünkü konu değil konuya dahil olana ait sevgidir esas alınan.
Bazen bir ömür sürer o yıkıntıları toplamak bazen bir kaç saat bazen bir dakika.....
tek dez avantajım var şimdi benim.İçimde o molozu temizleyecek tek bir güç ya da kişi kalmadı.Hepsi hayata küskünlüğümün molozlarını temizlerken tek tek yok oldu.
  sudan sebeplerle küsen demeyin o yüzden kimseye ya da bu ithamla yaftalamayın.Konuya madem yabancısınız cahil cahil konuşmayın.Gidin bir şeyler yapın, kartpostalları sevin mesela ama küsenle uğraşmayın.Kim bilir belkide tüm iç dünyasını çalıştırdığı mekanizmadan olmuştur bir basit fotoğraf yüzünden.
İç dünyasını kaybedeni kaybeden olmayın.Sizden nefretle bahsetmesine gerek duydurmayın.En kötüsü kimsenin iç dünyasındaki düzeni bozmayın.


4 Eylül 2014 Perşembe

yüzleşme

ne yalan söyleyecem lan

geberir gibi özlüyorum

içim dökülüyor gözyaşı yerine artık

şenliklerim, kendimi pazarlamak için

toplum denen safsataya

çürük domateslere bursa domatesi diyen pazarcı kadar 

samimiyetsizim.
bir şeylerin müjdesi var içimde
ağıt yakarcasına seslenen

bitti artık, gitti artık..

ben de diyorum ki

siktirip gitsin artık

hüzünsel serzenişler vol1

  Ben sadece bir akşamüstü sana sarılıp balkonda oturmak istiyorum.
  Bazen de oturup sadece senin hayalini kurmak istiyorum.
  Sen konuş ben dinlerim saatlerce mesela.
  Ve bazen yalnızca, yalnızca oturup seni izlemek istiyorum. Yalnızca seni sevmek.
  Edepsiz hayallerin çocuğuyum vesselam.Adını anmaktan korktuğumsun sen.Adım atsam koşarak uzaklaşacak zannettiğim.İlahi gördün işte isteklerimi çok mu edepsizim cidden? Dozunu kuramaz insan evladı sevdiği zaman hareketlerinin.Kabul ediyorum ziyadesiyle sıktım seni.Aldım ben dersimi be adam.Geleceksen acele et!.Tabuttan cevap veremiyor insan evladı.ruhumu tabutun birine çivilememe az kaldı.
Acaba geri dönecek mi sorunsalı...Bitirilemeyen bitmiş ilişkilerin zavallı bekleyenlerinin zavallı umut kapısı..Bu kapıda bekleyen yeşil gözlü çocuk..(bknz. o benim) Çok eğlenceli değil burada işler herkes birilerini özlediğinden bahsediyor.Ben çığlık çığlığa susuşlardayım.Bilirsin hep derim ben ne herkesim ne de normal. Neyse sadede gelelim sadece birazcık özledim.
 Yo hayır ağlamıyorum artık.Gözüme hüzünlerden bir demet kaçtı, çıkmıyor ne zamandır.Bundan yaşlı gözlerim.Yoksa bilirsin,
sen güçlü ol dediğin günden beri güçlü biriyim


Orospu İbadetler

 Seksi, bacak arasında penisin anüse saplanıp çıkması olacak kadar basite indirgemiş bir ibne moralimi düzeltmeye çalışıyordu.
  Kirliydim ve temizlenmek istiyordum.Seksin gelgitlerden ibaret olmadığını düşünen ben ve anüsümü kendine hedef seçmiş bir orgazm bekçisi.Elinden tuttum, eve gittik ve ikimizinde istediği olmuştu işte.O fazla döllerinden bense kir ve günahlarımdan arınmıştım.Temizlenmiştik.Bütün günahlarımızı kıyafetlerimizle beraber yatağın dışına bırakıp terimizle yıkamıştık ruhumuzu.Kasıklarımızdan günahlar akıyordu önce yatağa sonra gecenin koynuna.Günahsızlığın hafifliğinde, her şeyi yatağın dışında bırakıp, sadece temizlenmemi sağlayan orgazm bekçisinden bir parçayı içimde hissederek uyuduk tüm gece.güneşin ışıklarını yüzümüze çarpmasıyla günahlarımızı tekrardan giyindik, olması gereken buydu çünkü.Ama ellerimiz kasıklarımızda kalmalıydı. kasıklarımızı hissedebilmeliydik.Ç
ünkü penislerimizin ruhumuzun kirini atan aletler olduğunu unutmamamız gerekiyordu.

2 Eylül 2014 Salı

Açlık namus dinlemiyor be güzelim

Yüzüme garip garip bakmayın öyle. Karanlık yetmiyor korkumu gizlemeye. mideme boca ettiğim alkol, yüzüme boydan boya sürdüğüm boyalar bu yüzden. Ben de isterdim gecenin serinliğinde sevdiğim adamla aynı nevresim takımının içine girip sevdiğime bürünmeyi. Sabahları erken kalkıp ailem dediğim hanede kahvaltılar hazırlayıp sabahı böyle tüketmeyi.Ama sisteminiz meni kokusunu esans sayan çarşaflarda yatıp sabah kalktığında akşamdan kalma yorgunluğunla ve kasık ağrılarınla yaşayacaksın dedi bana. Sevmeyeceksin çünkü sen bana göre namussuzsun, hak etmiyorsun demeyi de unutmadı beni görmeleri için açtığım perdelerimi sıkı sıkıya kapattırırken.
  Yüzüm güzeldir aslında. Annem hep erkek güzeli derdi küçükken, bilmezdi ruhumun sapına kadar kadın olduğunu ya da bilirdi de dillendirmezdi.Kadın kıyafetlerindeydi gözüm. O mavi hiç benim işim değildi.Sahi erkek çocuğuna neden pembe giydirmezlerdi ki? ablam yoktu ama daha iyisi var, abim de yoktu. ne o öyle erkek erkeğe takılmalar. çocuk dediğin ne anlar cinsiyetten ayol! ha kadın ha erkek ne farkedecek şekerim. Bıraksalardı da istediğimle takılsaydım ya.Ay ama olmaz erkek dediğin erkek çocuklarla oynarmış öyle derdi mamalar bize.Ah anne erkek oğlun ne erkeklerle oynuyor şimdi bi bilsen.Küçüklüğüm rezaletti kısaca mahallenin paçoz karıları erkek der, oğlan der dururdu. değildim işte ayol ben sikimle de mutlu değildim maviyle de aram iyi değildi.Kızların adet olmalarını kıskandım mesela. Ay kanayan kadınları ilk o zaman kıskandım yeminlen. on yedime geldiğimde tak etti canıma kafama sokmuşlar bi kere nasıl kadın gibi hissederim ay çok büyük günah cehennemde cayır cayır yanacam diyip duruyordum kendi kendime.İlk farkedenim annem oldu benim. Derlerdi de inanmazdım, anneler evlatlarını evlatlarından iyi bilir diye. Kadın dayanamadı zırıldamalarıma 'ne bok yemeye karı gibi kıvırıyorsun' diye atarlandı.Kadın bana kızıyordu da ben bi mutlu olmuştum içten içe karı gibiyim diye sonra kaptırmışım kendimi 'e herralldee' diye zırıldadım kadının karşısında.Tavandaki  beyaz boya vallahi daha koyuydu anamın suratını saran beyazdan.Evden kaçtım o gün yoksa anam alnımın iki çatından vururdu babamın gelmesini beklemezdi bile.Evden çıkarken evi yıkmıştım sanki bir daha ne o sokağa uğradım ne de o paçoz karılarla anamı gördüm.Bi kaç gün sokaklarda kaldım. iyi ki de kalmışım beldeli koli alıkmayı öğrendim ayol.Sonrasında bi trans buldum.Dönmeden güzel kadın olur diyenleri doğrular güzellikteydi.Ay heralde güzel kadın olacaz ayol o kadar sene kadın olmanın hayaliyle yanmışım bi de çirkin mi olacaktım.onun yanına taşındım.İlk hormonumu almamla tek anamın değil tüm sistemin bana düşman olduğunu anladım. Ay hadi allah beceriksizliğini örtmek için lanetlemiş anlarım, devlete ne oluyor ayol. hayır hiç bi devlet erbabıyla madileştiğim de olmamıştı ne diye bacılarını kolilemişim gibi davranıyorlardı ki bana.Ne var ay önümdeki sikle kadınım diye bağırıyorsam. memurluk sınavını kazandığım halde, atanma aldığım halde atamadı adamlar beni.Bi de fuhuşa karşı olanlar vardı tabi. bilmiyorlar ya açlığın namustan haberi olmadığını, atıyorlardı bol keseden.hayalimde kadın olmak beyaz gelinlik giyip pembeye olan hasretimi söndürmek vardı.Olmadı.Ne iş verenim vardı ne sahip çıkanım.Erkek doğmuş bir kadındım. kimseye bunu anlatamadım.Ruhlarının karanlığı gözlerini de kör etmiş genel ahlakçıların.
Sistemin istemediğiydim ben.Gerçi bu koymazdı bana beni anam istememiş sistem istemese çok mu? Sanki benim bi günahım varmış gibi.
  Büyüdüm... polisten korunmak için, belalılardan korunmak için kendimi jiletle kanatırken büyüdüm.Kanayan kadınları kıskanırdım ama onlar böyle kanamazdı.Ben açığı kapatmak için daha çok kanadım ve her düşen  damlamda daha çok büyüdüm. Hissettiğim gibi giyindiğim için sokağa çıkıp da iş yaptığım için ceza ödeyip dayak yerken büyüdüm.Korkularımdan kaçmak için içki şişesinin dibini bulduğum zamanda büyüdüm.her gece sayısız adamın sikini içimde hissettiğim zamanlarda büyüdüm. Ve ben büyürken tüm ahlak değerlerini gözümde küçülttüm.
  Günahkar diye bana diyorlar. Ayol hayalinde sevdiğine kahvaltılar hazırlayıp yuvasında mutlu mesut yaşamak isteyen erkek görünümlü kız çocuğuydum ben.Tek derdim pembeye kavuşmaktı. bunun neresi günah!?. Elimden önce ailemi sonra tüm geleceğimi alan sizin ahlak kuralları dediğiniz safsatalar çok mu masum?!Eğer öyleyse öldürün beni. Öldürün ama unutmayın!! 

açlık namus dinlemiyor be güzelim.

  görsel: Volkan ERAY
  

1 Eylül 2014 Pazartesi

Kötü çocuklarız biz

Kötü çocuklarız biz.Hemcinslerimizin kasıkları ne kadar çekici bir bilseniz.Biliyoruz size göre çok günahkarız ama üzgünüz biz sizin bildiğiniz erkeklerden değiliz.
  Hadi sevgilim gösterelim herkese aşkın bedenden öte bir şey olduğunu. Hadi gösterelim onlara bir erkeğin bir erkekle hoyratça sevişebileceğini.ya da bir kadının bir kadının vajinasını ellerken zevk sularını saldığını uzay boşluğuna.Ahlaksal normlarınız boşaldığımızda temizlemek için kullanacağımız bir artık peçetedir bizim için, ötesi yok.Kendi kurduğunuz hapishanenin içinde mutlu musunuz biz o duvarların dışında coşku doluyuz çünkü.Hadi gelin! kurduğunuz duvarların ardı sonsuz çimenlik hep birlikte koşup dans edebileceğimiz kadar geniş vadilerden yoksunsunuz o duvarların arkasında.Ben(biz) edepsizin önde gideniyiz bayanlar baylar bu yazıyı bir erkeğin kucağında yazıyorum size size bir zararımız yok bayanlar baylar. hoyratça sevişiyoruz ve inanır mısınız cenneti yeryüzüne taşıyoruz sizin için. dört duvarın içinde ne de devrim dolu orgazmlar yaşıyoruz bir bilseniz.Mutsuz seks hayatlarınızın acısını bizden çıkarmayın. Boktan bir hayatın boktan sonuçları olmaktan sıkılın artık.Yaşamaya ve görmeye değer nelerin olduğunu bi farkedin artık.Bizden neden korkuyorsunuz ki emin olun her önümüze gelenle değil önümüzün ıslanmasına sebep olanlarla yatıyoruz. ve sanırım bu işler karşılıklı oluyor. hadi bi gayret tutun demiyorum sadece bakın şu gökkuşağının bi ucuna bakın ne kadar rengarenk hayatlar var bizim için de sizin içinde