31 Ekim 2014 Cuma

asker oğluydum ben

asker oğluydum ben 
hey gidi
koca subay oğluydum
samsunda büyüdüm 
eril eril dillerle kırbaçladım ruhumu
kendimi kabul edemezdim
hastaydım ben 
öyle derdim
erkillik öyle işlemişti ki benliğime 
anneme bağırırdım sırf erkeğim diye
anneme lan anneme
erkillik bahane
kinliydim kendime de onlara da
neyi yanlış yapmışlardı
17 yaşıma kadar akıl hastanesindeydim diyorum hep,
babam deli annem deli 
ben onların gözünde zır deli
sorunumu ilk 13 yaşında anladım 
tövbeler olsun
liseye başladım hala sikim kalkmıyor
babam da horoz ötmeye başladı mı diyor 
işte akıl hastanesi kaydım o gün oldu 
babam sordu horozu
kudurdu bi tanecik oğlu
ev evlikten çıkmıştı benim için
kabul etmiştim
kadındım ben köküne kadar kadın
kalkmayan siki olan bir kadın
üniversiteye kaçmak yetmedi 
her yerde babamın fedaileri
nefes almayı beceremedim
kaçtım insanlardan
üniversitede mimar evde de kadın olmak imkansızdı
ikisini de beceremiyordum
arkadaşım yoktu 
deliydim çünkü azıcık
sonra naciye mucizesi geçti elime
başladım oradan ota boka
üniversite üçteydim 20 yaşındaydım
annemle babamın kulağına kaçsa kulağımda zar bırakmazlardı
baba fedailerinden de kaçmaya başladım
yalnızdım
bu ne büyük lütuf 20 sene sonra kendi başımaydım
ilk işim eve bi  boy aynası almak oldu
sonra kadın giyim mağazasından sevgilime küründen çamaşırlar almaya başlamıştım
kendi kendimle sevgili olmuştum 
al işte hepten delirmiştim
yetmiyordu 
geceleri yüzsüzlüğe vurup 
allahtan sikimden al mememe ver diye ricalarda bulunuyordum
geceleri makyaj yapıp evde kendi kendimi tatmin ediyordum
bir erkekle olmaktan korkuyordum
ahh erkekler
korkmaya devam etseymişim keşke
derken bir gün unutmuşum yüzüme aynada bakmayı
 kalktığım gibi gitmişim okula
yüzümde akşamdan kalma bi dünya boya
sokakta niye gülüyorlar derken
okulun girişinde güvenlik ne bu surat lan top diyip indirdi 
kaderin beklediğim sillesini yüzüme
bölüm başkanlığına oradan dekana oradan da babamın kulağına 
tek mektup geldi babam adına bir avukattan 
soyadı haklarından mahrumsunuz diye
ya da öyle bir şey hatırlamıyorum
yalnızdım artık 
gerçek anlamda yalnız
bi arkadaş yardım etti o süreçte 
ne bileyim o da ibne bir de gözü ben de
öyle böyle pata küte 
koliye beldeye derken olduk sevgili 
beş sene aşıktık birbirimize o gizlenebilmişti 
beni bilen bilmişti
kadın kıyafetleriyle gezerdim evde
sokağa çıkarken bi soyunma gerçekliğimden çıkıp yalanlara bulanma
26. doğum günümü kutladık o ibneyle birlikte
dedi benden ne dilersen dile
ameliyat olup tam bi kadın olmak istiyorum dememle
sevdiğim adam dayaktan hastanelik eden adam olmuştu
ahh 
bir buçuk ay yatmıştım tekli koltuğun bacağıyla ezmişti sikimi
bunu mu istemiyorsun ibne diye
erkek kalacaksın benim olacaksın lan ibne 
diye az daha alıyordu canımı eliyle
sonrasında terzilik yapmaya başladım 
elim yatkındı hep biçki nakışa
nursel abla vardı pavyon kadınlarına kıyafet diken dünya tatlısı bir şey
aldı beni hem işine hem evine
sadece dikiş dikiyordum başlarda
sonradan pavyonda çalışsana teklifi geldi 
ameliyat için para biriktiriyordum
o işin de parası çoktu
girdim yine kendi gerçekliğimin vücuduna
ahh pavyon adımda lora 
kadındım
allah insanların arasındaydım ve kadındım
ne mutluydum bi bilsen
sonra beldeli koliler gelmeye başladı 
ameliyat parası çıkmıştı 
artık göğüslerim olacaktı 
sanki dünya benim için işleri yoluna koymaya çalışıyordu
sonra duydum babam ölmüş annem beni arıyormuş
gittim kadın kılığımla
annelik haklarından mahrumsun kadın arama bir daha 
dedim ve gittim
şimdi kahrolup ağlarım buna
toyluk işte
görmedim anamı bi daha
titalarım olmuştu 250lilkti hemde 
psikolog görüşmeleri de sonuna geliyordu 
hormon tedavisi de tıkır tıkır işliyordu
sonra hoşgeldin putka raporu
raporum vardı da o kadar param yoktu
olsun koli burada çoktu pavyonda da müsteri çoktu
sabah kolilerle gece müsterilelerle sikişip durdum
bir putka uğruna neredeyse minçomdan oluyordum
20 koli alıktığım olurdu günde
dayanır mıydı ayol ona normal bi bünye
paramı topladım sonunda 
yaptırdım putkamı
minçoma bastım kafamda müğrü
beklediğim olmuştu tepeden tırnağa kadındım artık
hem de kimliğim bile kadındı
gittim bu sefer kendime aldım iç çamaşırlarını
pavyondaki has gacılar bozulmuştu bu duruma 
çıkardılar bi kavga
attılar beni kapıya
sonra geldim bu memlekete gizledim tüm geçmişi
terzi dükkanına adadım tüm birikimimi
öyleyken böyle 
yaşıyoruz işte
kadın olmak isterken dayak da yiyoruz similya da yiyoruz
kür alıkmıyorum annem
kafam güzelken en azından 
al bi nefes daha çek...


18 Ekim 2014 Cumartesi

yetti be

ne yapacaksınız şimdi!?
nefret cinayetleri ya da trans cinayetleri politiktir taglari mi yazacaksınız?
iki resim çalışması ya da fotoğraf çalışması mı yapacaksınız?
ya da üşenip hali hazırdaki çalışmaları mı paylaşacaksınız?
nefret edenlere duyduğunuz nefreti mi yazacaksınız?
samimiyetsizliğini anlayın artık!!
aşığınız olmuş klavyelerinizden kurtulun
haykıracağınız yer sosyal ortam olmaktan çıktı artık
kimsenin nurlar içinde yattığı yok
toprağa gömdüğünüz bedenler haşerelerin yemeği oluyor
pollyyanna olmaktan vazgeçin
sokaklar bizim demeyi beylik lafları konformist hayatınızın içindeylen çok rahat dillendirebiliyorsunuz
ve midemi bulandırıyorsunuz
evet sokaklar bizim ve bu topraklar da bizim
bizi öldürmek isteyenlerin değil
yaşamak isteyen bizim
ve korkmayın çok nefessiz kalırsanız
telefonlar var paylaşım yapmak için..

fahişeler gibiyim

masal günlerinin peşinden koşan
fahişeler gibiyim
her gün sayısız kez yaşaddığım seks
insanların ulaşmak için kalp kırıp 
vücut parçaladığı şey
bir fahişenin namus anlayışıyla yaşıyorum
namussuzum
altına yattığım her erkek bir yaratılış araştırması
altlarındaki her inlemem bir hesap soruş
akan her damla meni bir ruh teslimiyeti
ruhumun akan kanları belkide
varoluşumun içi boşalıyor çarşafa, yatağa, göbeğime, anüsüme düşen 
her damla menide
bir fahişenin serbestliği var içimde
beğenilmezsem bitecek olan param 
olduğuna inandırılan ama aslında kölelikten farkı olmayan özgürlüğüm
erkliğin içinde kayboluyorum
penislere muhtacım
yoksa 
belaların en savunmasız bırakanı açlık sarılıyor boynuma
hasret kalmış dostlar gibi
fahişeler gibiyim
ne için yaşadığını keşfedemeyenlerinden
fahişeler gibiyim 
ölse yokluğu boşalmak için bir beden aradığında farkedilecek olanından
fahişeler gibiyim
cesedi kokuşup odasını saran sığ meni kokusunu geçmeden bulunamayan
fahişeler gibiyim
kırışmış çarşafları kırmızı ışığı ve havasız odasında hücre hapsinin biteceği günü bekleyen
fahişeler gibiyim dünyanın tüm ahlaklılığıyla düzüşmüş ve 
hepsinden bir piç peydahlamış
fahişeler gibiyim
kendinden başka kimsesi olmadığını adı gibi öğrenmiş yalnız ama tüm toplumun muhtaç olduğu
fahişeler gibiyim
siktiğimin dünyasında en para eden işi bulmuş 
fahişeler gibiyim
güzel
korkak
umarsız
cesur
çirkin
ruhunu bir erkeğin penisini bıçak yapıp delik deşik etmiş
bitmiş ama ölmemiş
pes etmekten sıkılıp her düzenle sikişmiş
fahişeler gibiyim
doğal kokusu kurumuş meni olan
fahişeler gibiyim
seksi fantezi değil ihtiyaçlarını karşılama aracı gören
fahişeler gibiyim
şehirin uzağında bilmem kaç bıçak darbesiyle öldürülen özgür bir bedenle
fahişeler gibiyim
ölüsüne vuran güneşin bile hayranlıkla izleyip
parlayarak doğduğuna utandığı
fahişler gibiyim
en kutsal dinlerde bile 
kutsallığından korkulup lanetlenmiş
fahişeler gibiyim
ölse de ölmeyen
bitse de bitmeyen
beklesen de gelmeyen
olmayacaksa da olduran
fahişeler gibiyim
kalabalıklarda yapayalnız
fahişeler gibiyim 
yokluğunun da varlığının da 
görmezden gelindiği
fahişeler gibiyim 
arafta sallanıp duran


gecelerin yüzsüzlüğü

gecelerin yüzsüzlüğü
şımarık çocukların çekilmezliğine döndü artık
nerede gülen birileri varsa
geceyi bekleyin diyorum
tüm gerçeklerin hayatın sillesi gibi
yüzünüze çarptığı geceyi
acınası bir tokatla 
yıkılacak zayıflık değil benliğimdeki
şamar oğlanı bezginliği sadece
arabesk özlemlerimin eskortu 
müslüm ya da yıldız değil aslında
onlar sadece olmayanların vekili
arabesk bu yüzden yalnızlara fazla yakın
bu yüzden akla düşen özlenilenle birlikte 
eskortları da düşüyor zihne


6 Ekim 2014 Pazartesi

kobane


koca bir halk direniyor 
sizin için
insanlık için
özgürlük için
çocuklar için
dünyada yaşamaya değer olan ne varsa
onun için
koca bir halk öldürülüyor
ağaç kesilmiyor t.c!
insansanlar öldürülüyor!!
gezi direnişinde sokağa inen 
camlara çıkan 
pek saygıdeğer insan evlatları
neredesiniz?!
kobanede evine havan topu düşen insanlar
gezide kabuklarına zarar gelmesini istemediğiniz ağaçlardan 
daha aşağıda değil!
geziyi abartılı bulan insan evlatları 
ağaçlara saygın yoktur amenna
peki ya insana

22 gün!!
katliamlarla 
direnişle
ölümle
zaferle 
yenilgiyle geçen 22 gün
çok uzağında değil 
güneydoğunda
haritadaki konumunun 
hemen altında
haritada adı yazmaz bir yer
kobane!
haritada yazmaz 
çünkü 
resmi kayıtlar
onuruyla kazananı
yaşayanı
yazmaz
insanlık onurunun
tarihine adını kazıyan bir yer orası
insanlık direnişin günümüz timsallerinden birisi
içinde zerre insanlık olanları 
ayağa kaldıran yer orası
bu yazıyı 3 saattir süren bir fırtınanın ortasında yazıyorum balkonumda 
çıldırmış yağmur haykırışları kulağıma kobanede kopan 
insanlık fırtınasını ancak fısıldayabiliyor kulaklarıma
belli belirsiz 
televizyonumuz internetimiz 
hepsi 
çığlık atıyor
kobanede!! 
savaş var!
katliamm var!
kobanede!!! 
direnen insanlar var!!
düşmeyeceğine canı gönülden inandığım bir insanlık onuru var
kardeşçe dayanışma var
insanca kendi özgürlüğünü savunma var
peki soruyorum!
sesiniz nerede
ağaçlara üflediğiniz
direniş nefesiniz nerede
insanca yaşama arzunuz nerede
özgürlüğe olan tutkunuz nerede
peki soruyorum son kez 
insan olduğunuza dair kanıtlarınız nerede
o beylik laflarda kulakları yırtan sesiniz nerede?
kesin nefesini 
sesinizi kesmişseniz nefesinizi de kesin
katledilen bir halk varken ortada
direnen bir halk varken
tepkisizseniz
bileklerinizi de kesin
insanlığınızın akışını izleyin damarlarınızdan

yapamazsınız..
kanınızı isteyerek akıtamazsınız bilirim
ama siz de şunu bilin
koşar adım ölmeye gidenler var dünyada 
en yakınımızda 
kobanede
ölmeye gidin demiyorum 
ölmeye gidenlere nefeslerinizi verin
sesinizi iletin
yalnız değilsin direnen kardeşim diyerek inletin
tüm şehir meydanlarını
korkmayın zulmedenler zulm ederken ölecekler
bir zulmün ömrü insanlık kadar uzun değildir
korkmayın 
korkakların köle 
direnenlerin özgür olduğunu unutmayın
çıkın şu lanet beton yığını meydanların  
ruhsuz boşluklarına
çıkın ve haykırın 
direniş burada!!
onurumuz burada!!
insanlık burada!!
direniş dolu, yaşlı genç ruhlarımız burada!!!
ve sorun!!
insanlığınız nerede!!
siz neredesiniz!!
ve ekleyin en sonuna 
sen yoksan bir eksiğiz!!




3 Ekim 2014 Cuma

şimdi gidebilirsin

Gece gündüze çalarken
yanı başındakine döndüğünde sırtını
az önce ki kuvvetli arzu ve şehvete
yabancılaşırken
aynı yatakta uyumaya mecbur kalışına
küfür ederek
hissettiğin hüsran ve memnuniyetsizlik duygusunu
uyku ile bastırmaya çalıştığın
saatlerde
birinizin diğerinden nefret ederek ayrılacağı
o kısacık veda anı için sabırsızlanışın kadar
sabırsızdım
bir zamanlar gelmene
tüm karanlık ve kirli geceler
aydınlansın diye
o kıyısız
o masal
o çocuk ruhun hatırına
bilhassa saçların ve gülüşün üstüne
ışıl ışıl yıldız tozları serpilmişti sanki
oysa Sen
bir kez olsun
bana içten sarılmamış
sözünü sakınmamış sevgili
titreyen elim
merhametsiz Tanrım
çaresizliğim
vazgeçtim
dinmek bilmeyen dalgalarında alabora olmaktan
susabilirim bir ömür
çünkü eksiksiz sevdim
iyi istedin kölen
kötü istedin günahkar
akıp giden hayatına
keyfince dahil
çoğu zaman da
sadece yalnızlığına kefil oldum
şu saatten sonra
gitsen ölmem
Gidersem belki de haberin olmaz
Sonra bi gün yolda görsem seni
tanımazdan gelmem
Ama selamda vermem
çünkü bilirim yetmez
İyisi mi
ya sana benzeyen bir tablo
ya seni söyleyen bir şarkı
ya da sen kokan bir kitap bulup
ona sarılırım
Böylece ne sana ilişir gecelerim
Ne de bir daha çocukluğunu anımsarım