22 Temmuz 2015 Çarşamba

Mavi Kuş

Günlerden bir gün mavi kuşun yorgunluğu göğü sarmışken bir dala kondu can havliyle.Yorgunluğu göğü sırtlanmış atlastan farksızdı.Ama gülüyordu.Uçtuğu sema Beyaz Saçlı Adam'ın etrafıydı ve belki de yaratılış sebebi olan uçmaya bahanesi sadece buydu. Sebebi olan adamdan uzak durmak yaratılıştaki sınanma durumuydu.Zor ama zevkliydi sevdiğinin etrafında gezip durmak ama omuzuna konamamak çıldırasıya coşturuyordu mavi kuşu, beyaz saçlı adam haberdar ve ilgisiz durmayı yeğliyordu.
 Bunları düşünürken mavi kuş, unuttu tüm evreni, yaşamak için öldürülen ve görmezden gelinenleri.Unutturuyordu işte Beyaz Saçlı Adam. Buydu zaten en güzeli, Ona bakarken unutuyordu tüm dökülen kanları.Memleketin ve semanın her yanına bahar geliyordu bir göz temasıyla.
  Ama su götürmez bir gerçekti yorgunluğu.Yaklaşamamaktan tükenmişti.Bunları düşünürken sendeledi, konduğu daldan aşağıya süzüldü.'O kadar güzel gülüyor ki..' diye düşünüyordu yere çarpmadan önce.Bedenini sarsan çarpma anında bile gülümsüyordu.   Şimdi kanatlarını iki yana açmış umut dolu gözlerle beklerken Mavi Kuş Beyaz Saçlı Adamın gelmesini ; hiç tren yolu olmamış bir şehirde trenin gelmesini bekleyen çocuklar gibi bekliyordu. Kutsala kavuşurken kutsal öğretiyi hatırladı;


 --Beklenen gelmeyecekse, gelmeyeni beklemenin şehveti sarar dört bir kıtayı--