26 Mayıs 2015 Salı

hoş geldin..

geldim dedin...
hoşgeldin..
eğer sensen o beklenilen türkü hüznünü kovacak kişi 

gerçekten hoş geldin
yorgunum ben 
tahmin edemeyeceğin kadar yorgun
yaşadıkların değildi yaşadıklarım 
günlük gülistanlık büyümedi benim ruhum
nasıl bu kadar olgun olabiliyorsun dediğinde gülmüştüm
tüm acılarıma koca bir el hareketi çekerekten
geldin..
eğer sensen beklenilen huzur hiç bekleme gir kapıdan kapat kapıyı sıkı sıkıya 
kilit vur kilit üstüne
işim var deme 
bekletme
yorgunum ben 
beklemeye tahammül edemeyecek kadar yorgun
gözlerime baktığında ne de olsa gidecek olmasın beynimde tur atan düşünce
bu gün günlerden yokluğunun ertesi falan değil
varlığının arefesi de değil belki
iki günlük oyun dedik
ben dedim
sen dedin
yorgunum
oyunlara dahil olamayak kadar yorgun
inanmak ne zor bi bilsen
bu kadar kandırılmacadan sonra
bu son diyememek
bu sefer ihanet olmayacak diyebilmek
yorgunum
en masum olana inanamayacak kadar yorgun
bir israil müziği koy gramafona
çivi plaktan değil yüreğimden okusun
en hüzünbaz şarkılar sırtımdaki yaralardan damlıyor
yaralarımı iyileştirme unuttur
bunun için geldiysen
gitmeyeceksen
gitmek için bahaneler üretmeyeceksen
sevebileceksen
sevince üzmeyeceksen
ya da siktir et bunları 
açlığımı doyurabileceksen 
hoşgeldin...

14 Mayıs 2015 Perşembe

akılımın hizasına çıkmışken

bir belirsizlik halinin sarmaş dolaş olduğu bedenimle çıkıyorum yollara
hüzünler değilmiş canımı sıkan
belirsizliklere müptezel aklımmış
şimdi yerden fersahça yukarıda
aklımın hali hazırda bulunduğu hizada
kararlarım kaçışlarımın önüne geçiyorken
imzalıyorum andımı
tek yürümek tek çözüm
evet eşlikçilerim olabilir
bu bir çelişki değil
ama ben tek yaşamalıyım
özgürlüğüme ket vuracak başka bir özgürlüğü hazmedemez
benden bir fersah yukarıda duran aklım
yaşamam gereken kocaman bir hayat var
avutmam gereken bir kalbim
ve kandırmam gereken bir aklım
ilk adımı attım
zoru başardım zira
gerisi çorap söküğünden hallice gelir illaki
yorgunluğumun içine saklanmış bir enerji var içimde
ne zaman nerede çıkacağı belli olmayan
orospu olan yanım 
ücretsiz çalışacak kadar hayırsever
ahlaki olan yanım
toplumu kuracak kadar hayır sever
ve ben iki deliliklere hiç bu kadar hayranlıkla bakmamıştım
zira hiç bu kadar kendime kalamamıştım
endorfin salgım yirmi üç yılın en üst seviyesinde
kararlarıma andım
varlığıma saygım
insanlara ahım var
ve dur be adamım 
daha gidecek çok yolumuz var

9 Mayıs 2015 Cumartesi

teşekkürler bayım

Sığamadığım şehirlere dünyaları sığdırdığın için 
güzelsin

Eskiye ait ne kadar hüzün varsa hepsini kovduğun için

Avucumun içindeki beni farkeden ilk erkek olduğun için

Seninle yatmak 
sadece yatmak ibadettir dediğin için

Yokluğunu öğretenleri 
yok saydırabildiğin için

Gözümün içine bakarken Tim Burton masallarını tüm aydınlığınla kulağıma fısıldadığın için

Kapıdan girerken 
tapusu değil sahibi senin deyip 
kendi evimde eksik kalan her şeyi tattırdığın için

Peşinden gidilecek en güzel izleri yolumun kenarlarına dizdiğin için

Ve en önemlisi 
güvenmek insana değil insanlığa 
şiarımı bana tekrardan öğrettiğin için

Güzelsin.. 

Yazdıklarım bana hissettirdiklerin

Bekle ki başkası yazsın

1 Mayıs 2015 Cuma

siz bayım sever misiniz güneşli günleri?

bir garip yolculuk hevesi bendeki
gidip dönmemek üzere değil
döndüğümde bitirilmiş bir şeyler olması üzerine
gecenin bir vakti güneşi aramaya çıkıyorum 
yine yeniden
diyojen kadar umutlu değilim
elimde fenerim bile yok
sadece kaçarak kurtulmak
şehirlerden değil
bizzat kendimden
insan kalbini ve beynini bir şehirde bırakıp kaçabilse..
ay ışığının hüznüne sarılıp uyuyacağım bir gece
nefes alırken kasıklarıma kadar hissedeceğim hiçliğin doğurduğu 
orospu bir soğuk
ısınacak bir güneşin olduğuna inanıp 
her seferinde yarım bıraktığım bahçelerime doğmayacağını bilerekten
umutsuz bir el sıcaklığı aramak..
avuntusal kalabalıklarda kendi düşüncelerimi görmezden gelmek
belki de olmamış bir şeyin olduğuna inanıp şizofren düşünsellerinde gezinmek
bulutları üstüme yorgan edeceğim bu gece
gökyüzü içimin yansıması 
parçalı bulutlu
siz bayım sever misiniz güneşli günleri?